‘Karadeniz’de Dirençli Ekosistemlerde Mavi Büyüme Gelişimi için Araştırma ve İnovasyon’ (BRIDGE-BS: Advancing Black Sea Research and Innovation to Co-Develop Blue Growth within Resilient Ecosystems) projesi çerçevesinde bu yıl gerçekleştirecek 3 seferden ilkine, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü üyesi bilim insanları da Alemdar 2 gemisiyle katıldı ve iki araştırma gemisi 30 deniz mili açığa kadar birlikte çalıştı.
Seferde odak noktalarının Karadeniz’deki karbon döngüsü, denizin asidite seviyelerinin araştırılması, karbon yutma kapasitesinin belirlenmesi ve oksijen durumumun tekrar gözden geçirilmesi olduğunu söyleyen Prof Dr. Mustafa Yücel, denizin ekosistem sorunlarının devam ettiğini aktardı:
“Karadeniz’de en çok gözlemlediğimiz şey, kıyıya en yakın noktalardaki aşırı Marmaralaşma. Yani Marmara Denizi gibi çok kirli, nispeten çok düşük bir su kalitesi, maalesef kıyılarımızda sürekli mevcut durumda artık. İlk gözümüze çarpan bulgu Güneybatı Karadeniz sistemi ciddi baskı altında. Özellikle karasal kaynaklı kirleticilerin kıyıya yakın koordinatlarda çok daha yoğun biçimde olduğunu ortaya koyduk. Denizin berraklığı daha önceki yıllarda 15 metreye kadar çıkıyordu ama kıyı bölgelere yaklaştığımızda hem Boğaz çıkışının doğusunda hem de batısında bu ışık geçirgenliğinin 10 metrenin altına düştüğünü gördük. Özellikle en kıyı kesimlerimiz çok net görülüyor ki yoğun bir kirlilik ve biyolojik üretkenlik baskısı altında.”
Biyolojik üretkenlik her geçen gün azalıyor
Prof. Dr. Yücel, yüzey suyu sıcaklıklarına ilişkin de “Karadeniz’in yüzey suları sıcak, bunu uydu verileriyle gördükten sonra seferle birlikte deniz verileriyle de gördük. Mevsim normalinin 24,5-25 derece olduğu Batı Karadeniz’de yüksek açıklarda 27, kıyıya yakın bölgelerde ise 28 dereceye varan sıcaklıklar ölçtük” bilgisini verdi.
Bir ay önce rapor edilen ve müsilaj olduğu düşünülen köpüklenme ya da yüzeyde görülen birikintilere, İstanbul Boğazı’nda ve Karadeniz’in kıyı kesiminde deniz yüzeyi ve deniz içinde rastlamadıklarını bildiren Yücel, şu değerlendirmelerde bulundu: “Görünen o ki biyolojik üretkenlik birkaç hafta öncesine göre bir miktar daha azalmış durumda. O, bahar sonunda tipik denizin, çiçeklerin doğada açması gibi patlama yaşanmasıydı, o köpüklenme bunun eseriydi, şu anda öyle bir bulgumuz yok ama özellikle Güneybatı Karadeniz’de bizim kara sularımızda yoğun bir kirlilik baskısı devam ediyor. Karadeniz zaten oksijen azlığıyla ünlü bir yer, maalesef Akdeniz’den giren daha yoğun oksijen getiren suyun da artık yeteri kadar o bölgeyi oksijenlendiremediğini görüyoruz. Bunun bir nedeni de tabii ki Marmara.”
Derin deniz ısınması artacak
El Nino etkisiyle kış mevsiminin sıcak geçmesinin ve haziranda kırılan sıcaklık rekorlarının derin denizi etkileyeceği tahminini paylaşan Yücel, sözlerini “2-3 ay sonrası için büyük bir risk var. Bu yıl özellikle derin deniz kısımları çok daha hızlı ısınacak gibi görünüyor. Bunun da direkt oksijen tüketimi, ötrofikasyon veya köpüklenme gibi hadiselere benzer sonuçları olacağını şu anda öngörebiliyoruz” diyerek tamamladı.