Çocuk İşçiliğiyle Mücadelede Hedeflenen Sayılar Açıklandı

Haber: CEYLAN SAĞLAM-Kamera: ÜNAL AYDIN

Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Melek Aşır, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ile ilgili “Sermayedarlar daha çok kazansın diye ücretsiz çocuk işçiler çalıştırıyoruz. Bunlar, 14-15 yaşında lise çağındaki çocuklar. Haftada bir gün okullarına gidiyorlar. Geri kalan günlerde de staj adı altında iş yerlerinde çalışmaya başlıyorlar. Küçücük çocuklar, büyüklerin yaptıkları işi yapıyorlar kontrol dışı. O çocuklar ücret almadan belki karın tokluğu diyemeyeceğimiz ücretlerle çalışıyorlar. Neden? Çünkü sermaye artık asgari ücret de ödemek istemiyor” dedi. Veli-Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci ise “Çocuktan işçi olur mu? Olmaz. Çocukların yeri okullardır işletmeler, fabrikalar değil. Onların adı çocuk. 18 yaşının altındaki çocuktur, yeri okullardır. Öğretmenlerinin yanıdır” diye konuştu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2024-2028 Stratejik Plan’ında; 2023 yılında çocuk işçiliği ile mücadele kapsamında ulaşılan çocuk sayısının 29 bin olduğu kaydetti. Planda, 2024 ve 2026 yılları arasında bu sayısının 30 bin; 2027-2028 yıllarında ise 32 bin olacağı tahmini yer aldı.

Antalya’da kalfalık eğitimi sırasında, aracın yakıt deposunun şamandırasını değiştirirken meydana gelen patlamada vücudunun yüzde 80’i yanan 18 yaşındaki lise öğrencisi Beyzanur Hatimoğlu ile İstanbul Büyükçekmece’de meslek lisesi öğrencisi 14 yaşındaki Arda Tonbul’un staj adı altında haftanın 4 günü çalıştığı iş yerinde başı makineye sıkışarak yaşamını yitirmesi kamuoyunda tartışılmıştı.

Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Melek Aşır, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ile ilgili ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmede bulundu. Aşır, şunları söyledi:

SERMAYEDARLAR DAHA ÇOK KAZANSIN DİYE ÜCRETSİZ ÇOCUK İŞÇİLER ÇALIŞTIRIYORUZ”

“MESEM, sermayeye peşkeş çekilmiş eğitim ve öğretim kanadının bir kolu. Sermaye, vergide adalet, ücrette adalet sistemi yapılırken gözetilen en hassas nokta sermaye. Sermaye örgütlü çalışıyor ve sermayeyi korumak için üst sınıf tabakasındaki insanları incitmemek için vergiyi tabana yığıyor, onları yoksullaştırıyor. Asgari ücret ordusu gibi bir ordu yaratıyor, o da yetmiyor. Sermayedarlar daha çok kazansın diye ücretsiz çocuk işçiler çalıştııyoruz. Bunlar, 14-15 yaşında lise çağındaki çocuklar. Haftada bir gün okullarına gidiyorlar. Geri kalan günlerde de staj adı altında iş yerlerinde çalışmaya başlıyorlar. Küçücük çocuklar, büyüklerin yaptıkları işi yapıyorlar kontrol dışı. O çocuklar ücret almadan belki karın tokluğu diyemeyeceğimiz ücretlerle çalışıyorlar. Neden? Çünkü sermaye artık asgari ücret de ödemek istemiyor. Sıfır ücretle işçi çalıştırmak istiyor. Artık yoksul halkın dışında bir de derin yoksulluk kıskacında çocuk işçiler başladı. Sırf sermayenin isteklerini görmek için… Çocuk haklarını gözetmeksizin böyle bir işçi sınıfı yaratılmış durumda. Halbuki çocuk işçiliği yasak bir şey. Staj adı altında çocuk işçiliğin önünü açtık.

O küçük çocuklar, elleri tornavida tutmayan, annesinin sıcak yatağından çıkmış çocuklar. İlk gördüklerimiz bunlar. Biliyorsunuz, makinanın altına meraktan kafasını kaldırıp da sıkışan çocuklardan gaz patlayan çocuklara ne kadar kontrolsüz alan olduğunu görüyoruz. Bir an önce sermayenin çocuk istismarını yapmasından kurtarmak lazım. Bunun da Milli Eğitim Bakanlığı’nın politikası olması lazım. Ben öğretmenim, asgari ücretin 3’te biri kadarı kadar maaş alıyor bu çocuklar.

OKULLARDAKİ KANTİNLERDE SU 5 LİRAYA SATILIYOR VE ÇOCUKLAR SU ALAMIYOR, YEMEK ALAMIYOR”

OECD ülkeleri ortalamasında kazandıkları maaştan yüzde 6 oranında yiyeceğe harcıyorlar ve bizden daha iyi beslendikleri ortada. Biz ise sadece maaşımız yüzde 76’sını yiyeceğe harcıyoruz ve onların yediklerinin belki de yarısını yemiyoruz. Nereden biliyorum bunu? Okullardaki kantinlerde su 5 liraya satılıyor ve çocuklar su alamıyor, yemek alamıyor. Okullarda sabun yok. Bunun yerine Milli Eğitim Bakanlığı ne gibi bir politika yürütüyor? Hayır, ÇEDES gibi protokoller ile okullara cemaatler girsin. Bütçe var, bütçe tamamen bu cemaatlerle yaptıkları protokollere harcanmak isteniyor.

Bugün okullarda Türk ocaklarından tut, belediye başkan adaylarına kadar kol geziyorlar. O çocukları bir şekilde ikna edip siyasi propaganda yapacakları alanlar olarak görüyorlar. Okullar siyaset alanı değil. Okullar akademik, bilimsel eğitim alanı. Bu çocuklar susuz, ekmeksiz, yiyeceksiz. Bütün gün orada oturuyorlar.

Özellikle liselerde Ankara’nın birçok okullarında sabah saat 7.00’de eğitim başlıyor, saat 19.00’a kadar süren eğitimler var ve ikili eğitim. Eğitimden uzaklaşmış, orada çocukları tutmaya çalıştığımız bir eğitim politikasına doğru gidiyoruz. Bu çocuklara zarar veriyor. Bu ülkenin geleceğine de zarar veriyor.”

ÇOCUKLARIN YERİ OKULLARDIR. İŞLETMELER, FABRİKALAR DEĞİL”

Veli-Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci ise, çocuk yoksulluğuna ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Çocuklar okula aç gidiyor. Aç gittikleri için gelişim geriliğinden, bodurluğa, kansızlığa kadar pek çok yaşanıyor. Çocuklarımızın geleceği tehlikede, sağlıkları tehlikede. Okullarda bir öğün yemek için koalisyon kurduk; başlattık veliler olarak. Olumlu yanıt verildi, bundan sonraki süreçte de mücadelemize devam edeceğiz. Bir öğün yemek kazanana kadar.

MESEM, çocuk işçilerle sermayeye iş gücü için. Başka hiçbir amaçları da yok. Çocuktan işçi olur mu? Size soruyorum, çocuktan işçi olur mu? Olmaz. Çocukların yeri okullardır. İşletmeler, fabrikalar değil. Onların adı çocuk. 18 yaşının altındaki çocuktur, yeri okullardır. Öğretmenlerinin yanıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir